Turk- Tarih

Gelmişini Geçmişini Merak Edenlere ...!

Özlü Söz

Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni özelliği ve büyük medeni kabiliyeti bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.

M. Kemal Atatürk .

Turk-Tarih.tr.gg

Sitemize HOSGELDINIZ

Türk-Tarih

2. Kısım

Memleketin İç Durumu ve Cemiyetler:

Mondros Mütarekesinin memlekette yaptığı karışıklık oldukça acı bir şekilde kendini hissettirmekteydi. Uzun ve yıpratıcı bir savaşın sonucu bütün kurtuluş ümitlerini söndürecek şekilde acıklıydı. Halk karamsar ve kararsız, İstanbul Hükümeti ne yapacağını şaşırmıştı. Silahlar toplanmış, terhis dolayısiyle, ancak düzeni sağlayacak küçük kadrolu birlikler bırakılmıştı. Millet ne olacağını henüz bilmiyordu. Memleket bu durumda iken, ayrıca Türler aleyhine çalışan birtakım zararlı cemiyetler kurulmağa başlandı.

Azınlıkların Çalışması:

Uzun yüzyıllar Türk toplumu içinde hür ve rahat yaşamış olan azınlıklar, yer yer gizli cemiyetler kurmuşlardı. Bunların gayesi asayişi bozarak, mütarekenin 7'nci maddesinin uygulanması için bahaneler yaratıp hak kazanmak ve Avrupa Devletlerinin müdahalelerini sağlayarak yurdumuzun çeşitli bölgelerini kolayca işgal etmekti.

Mavri Mira Cemiyeti:

İstanbul Rum Patrikhanesinde kurulan "Mavri Mira Cemiyeti" Yunan Hükümetinden yardım görüyordu. Vazifesi, muhtelif illerde çeteler kurmak, Yunanlılar lehine mitingler ve propagandalar yapmaktı. Bu cemiyet bilhassa İstanbul, Marmara havzası ve Trakya'da faaliyette bulunuyordu. Buradaki Rumlara silah dağıttı. Yunan Kızılhaçı, Resmi Göçmenler Cemiyeti ve Rum okullarındaki izci teşkilatı Mavri Mira Cemiyetinin emrinde çalışıyordu.

Pontus Rum Cemiyeti:

Bu cemiyet Mavri Mira Cemiyeti tarafından korunuyordu. Pontus Rum Cemiyeti Samsun merkez olmak üzere İnebölo'dan, Batum'a kadar uzanan sahada bir Rum Pontus Devleti kurmağa çalışıyordu.

Hınçak Komitası:

Türkiye'deki Ermeniler de, bunlarla birlik olarak çalıştılar. Faaliyet halinde bulunan Ermeni Cemiyeti "Hınçak Komitası" idi. Bu cemiyetin gayesi Doğu Anadolu'da kurulacak olan Ermenistan sorunu ile meşgul olup ortam hazırlamaktı. Ermeni Patriği Zaven Efendi, Mavri Mira Cemiyeti ile tam bir fikir ve işbirliği halinde çalışıyordu. İstanbul'daki Yahudilerin de ayrı bir cemiyeti vardı.

Milli Varlığa Düşman Cemiyetler:

Kürt Teali ve Teavün Cemiyeti:

Birinci Dünya Savaşından sonra İtilaf Devletleri Osmanlı İmparatorluğunu içten yıkmak için çalışıyorlardı. Bu arada bir de Osmanlı ülkesinde yaşayan bir Kürt milletinin varlığından söz edilmekte ve Doğu Anadolu'da bunun geniş bir propagandası yapılmakta idi.

Mondros Mütarekesinden sonra merkezi İstanbul'da olan bir Kürt Teali Cemiyeti kurulmuştu. Bu cemiyet İstanbul'u işgal eden İtilaf kuvvetlerinden yardım görmekte idi. Amacı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde ayrı bir Kürt devleti kurmaktı. Bitlis, Elazığ, Diyarbakır'da şubeler açmıştı. Fakat bu bölgedeki vatansever halkın şiddetli tepkisi yüzünden olumlu bir sonuç vermemiştir.

Teali-i İslam Cemiyeti:

Merkezi İstanbul'da olan zararlı cemiyetlerden biri de Teali-i İslam Cemiyeti idi. Bu cemiyet İstanbul medreseleri öğretim üyeleri tarafından kurulmuştur. Osmanlı Devletini kuvvet yolu ile kurtarmak umudunu yitirmiş kimselerin kurduğu bu cemiyetin gayesi, halkın gözünde değerini kaybeden padişah ve hilafet makamının değerini, dini, ilmi, sosyal ve ahlaki örgütleme ile kurtarmaktı. Saltanatçı ve hilafetçi bir siyaset güttüğünden Anadolu'daki milli harekete karşı idi. Bu cemiyet yalnız Konya ve civarında şubeler açtı. Bu cemiyet de olumlu bir sonuç alamadan kapanmıştır.

İngiliz Muhipleri Cemiyeti:

Bu, kurtuluşu İngiltere'ye bağlanmakta bulunan kimselerin kurduğu bir cemiyettir. Padişah, Damat Ferit ve ileri gelen devlet adamları bu cemiyete girmişlerdi. Sergüzeştçi ve şüpheli bir şahsiyet olan İngiliz rahibi Fru (Frow) bu cemiyetin manevi başkanlığını yapmakta idi. Cemiyet iki gaye üzerine kurulmuş, çalışmalarını da bu esasa göre hazırlamıştı: İngiliz himayesini elde etmek; memleket içinde ayaklanma ve ihtilal çıkarmak suretiyle milli faaliyeti bastırmaktı. Bir kısım aydınlar da Amerika mandasını istiyorlardı. Bunlardan başka memleketin hemen her yerinde Hürriyet ve İtilaf, Sulh ve Selamet Cemiyetleri vardı.

Milli Cemiyetlerin Kurulması:

İstanbul Hükümeti, Türk davasını ele alıp yürütecek durumda değildi. Bütün bu felaketlere karşı kayıtsız, duygusuz bir seyirci durumunda kalmıştı. Bu koşullar altında örgütsüz, başsız Türk Milleti, kurtuluş görevinin kendisine düştüğünü anladı, bizzat çalışmağa karar verdi. Yurtsever Türk evlatları yer yer milli duygulara dayanan cemiyetler kurdular

Trakya-Paşaeli Cemiyeti:

Edirne ve dolaylarında kurulmuştu. Cemiyet, Osmanlı Devleti yıkıldığı takdirde, Trakya ve Batı Trakya'daki Türkleri bir bütün olarak kurtarmak için çalışıyordu. Fakat bu işi yalnız başına başaramayacağından İngilizlerden, eğer bu mümkün olmazsa Fransızlardan yardım temin edecek ve "Trakya Cumhuriyeti"ni kuracaktı.

Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti:

Bu cemiyet ilk defa Mondros Mütarekesinden sonra İstanbul'da kurulmuştu. Sonra Doğu vilayetlerinde ve şubeler açmıştı. Cemiyetin kuruluş sebebi, Doğu illerimizin Ermenilere verilmesine engel olmaktı. Bunun için de şu üç nokta üzerinde çalışacaktı: Katiyen göç etmemek; derhal ilmi, iktisadi ve dini teşkilat yapmak; Doğu illerinin istilaya uğrayacak herhangi bir bucağının savunmasında birleşmek. Cemiyet, Doğu illerinde Ermenilerin sayı bakımından az, kültür ve medeniyette Türklerden geri olduklarını ispata çalışıyordu. Bunun için hazırladığı raporları hem yabancı devletlere yolluyor, hem de gazetelerde yayınlıyordu.

Trabzon ve Havalisi Ademi Merkeziyet

Cemiyeti:

Bu cemiyet evvela merkezden ayrılmak gayesinde idi. Sonra "Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti" adını alarak Trabzon ve çevresinin Rumlara verilmemesi için çalıştı.

İzmir Reddi İlhak Cemiyeti:

İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edileceği duyulunca İzmirli vatanseverler bu cemiyeti kurarak İzmir'in işgaline engel olmak istediler. Cemiyet, 14-15 Mayıs gecesi Yahudi Mezarlığında bir miting tertip ederek İzmir'in savunulmasına karar verdi. Aynı gece cephanelik yağma edilerek ele geçirilen silahlar halka dağıtıldı. Anadolu halkına ise: "Yunanlılar güzel İzmir'imizi ve memleketimizi istila ediyorlar. İzmir halkı silahıyla mukavemet ediyor. Vatanını seven herkes için İzmir'e doğru koşmak vazifedir. İzmir Anadolu'yu ve Efelerini bekliyor" diye telgraflar çekiyorlardı. Fakat sabahın erken saatlerinde Yunanlıların İzmir'e çıkmasıyla, Reddi İlhak Cemiyeti gayesine ulaşamamıştır. Yukarıda gördüğümüz bu cemiyetler çalışmalarını iki esasta toplamışlardı. İstila hareketlerini protesto; istila anında silahla karşı koymak. Bu cemiyetler protesto maksadiyle diğer devletlere heyetler göndererek bu devletleri, Türkiye lehine kazanmağa çalışıyorlardı. Fakat ayrı ayrı plan ve amaçlarla faaliyete geçtiklerinden başarı kazansalar da, bu şekilde Anadolu ve Türklük kurtulamazdı. O sırada bütün bu cemiyetleri birleştirerek aynı amaç ve müşterek bir plan etrafında toplayıp, vatan topraklarını bir bütün olarak kurtaracak tek rehber Mustafa Kemal'di. O, milli mücadele için Anadolu'ya geçtiği zaman, Türkiye'de aşağıdaki üç kurtuluş yolu ortaya atılmış ve çalışmalara başlanmıştı.

1-İngiliz himayesini isteyenler: Bunlar padişah ve etrafında toplanan, kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen, kurtuluş umudunu yitirmiş olanlardı.

2-Amerikan mandasını isteyenler: Bu fikir daha çok bir kısım aydınlar tarafından benimsenmişti. Amerikan mandasına taraftar olanların milli gücümüze ve milli kaynaklarımıza güveni yoktu. Bunlar yabancı büyük bir devletin himayesine girmeden kurtulma, yaşama ve ekonomik kalkınma yoluna giremeyeceğimiz tezini savunuyorlardı.

3-Mahalli kurtuluş çarelerine başvuranlar: Yukarıda anlattığımız milli cemiyetler bu arada kurulmuş ve çalışmaya başlamışlardı. Mustafa Kemal bu kurtuluş yollarından hiç birisini kabul etmiyordu. O'na göre "Bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı; o da milli egemenliğe dayanan, kayıtsız şartsız yeni bir Türk devleti kurmaktı."

Bağımsız yeni bir Türk devletinin kurulması için verilecek tek karar, Türkün vatanına, Türkün bağımsızlığına saldıranlar kim olursa olsun, bütün milletçe hazırlanıp direnmektir. Bu mücadelenin parolası Ya istiklal, ya ölüm'dür.

Bugün 2 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol